Bu Ayrılıkta Biter mi..?
Her defasında gidiyorsun Her gittiğinde de kendini bende unutuyorsun..!
Her defasında ağlıyorum..
Her ağladığımda da sana biraz daha nefret besliyorum..!
Biraz daha eksiltmeye çalışıyorum seni içimden,
Ama olmuyor..Onu bile yapamıyorum..
Nasıl sevmişsem seni..
Silemiyorum..
Bitiremiyorum işte..!
Giderken;
Sen kaldın bende..
Gülüşün,
Gözlerin,
Dokunuşun,
Asılı kaldı yüreğimde..
Yaşananların hepsi bende..!
Her şey bende olmasına bende de,
Bir sen,
bir de sevgin başka yerlerde..!
Bense bilinmeyen yerlerde..
Ürkek,
Yalnız,
Yaralı,
Volta atıyorum olmadık yerlere..
Savruluyorum bilinmeyen yönlere..!
Sana dair umutlarım,
sevmelerim..
Seninse bilmek istemediğim ellere,
başka gönüllere belki de…
Boşver..!
Bilmek istemem de..!
Bugün sensizliğimin kaçıncı günü..
Bugün hayallerimi yitirdiğim kaçıncı gece..
Bugün gözlerine bakmadığım kaçıncı saat..
Seni unutamamamın kaçıncı saniyesi ya da..
Aklıma sen geldin..
Ben sadece sustum..!
Gözyaşlarım konuştu..Bir de yüreğimde dinmek bilmeyen acı..!
Ben şimdi ;
Daha yaralı,
daha bir sakinim..
Daha bir yalnız,
daha bir suskunum..
Daha bir güçlü,
daha bir kırgınım..
En azından dimdik durabiliyorum..
Yaşattıkların yıkılışım olmadı,
eğilmedim işte bak…
Hiç boşa heveslenme..
Düşmem senin önünde..!
Düşmem..!
Bu son gidişin olsun..Bir daha dönme..
Bu son sevişimdir benim..Sevmem kimseyi bundan böyle..!
Herşeyin bir sonu vardır bilirim..
Bu ayrılığın sonuda gelir mi..?
Bu ayrılıkta biter mi dersin..?
Bitmesin..
Ben sende çoktan bitmişim,
Gerisinin ne önemi var..!
Ne önemi var..!!!
*******
Soluk Bir Aşkın Son Nefesi...
Şimdi içimizde öldürecek bir anı bile bulamayan,
İki yarım kaldık!
Tamamlayamadık "BİZİ"...
Elimden tutmadın yalnızlığımın,
İçimin mavisi halbuki senin gözlerinin rengindendi.
Sensizliğe yenilmek,
sana yenilmekten zor olsa da,
Al, geri veriyorum yanlış kapılara vurduğum kilitleri!
Yaşlarımı yanağıma varmadan öldürüyorum.
Kuşlar, şarkılar ve sen bu şehri terketti edeli...
Hani yarına uzanmayan bütün dallarım kesilsin demiştin! N'oldu?
Kırıldın mı şimdi?
İçimi acıtan da sendin,
Acımı dindirecek olan da...
Ya "öldür beni" dedin ya da "git benden!"
İçi bulanık bir sevdanın ucunda seni kaybettim! Aldırmadın aldırmalarıma,
Bir gecede yakıp yârini,
şafaklara sattın ihanetini.
Külüme basanlar bile utandı yaptığından!
Ne unutacak kadar nefret ettin,
Ne de hatırlayacak kadar sevdin beni!
İşte soluk bir aşkın son nefesi!
*************
SU OL !. . HAYAT VER. .VAZGEÇİLMEZ OL!. . .
Ama ister çeşmelerden dökül, ister göklerden yağ, ister nehirler
dolusu ak; Dibi olmayan bir kovayı dolduramazın!
Yani seni dinlemeyenlere, sesini duyuramazsın.
Unutma , daha çok bağırdığında daha çok dinlenmezsin.
Gürültünün parçası olursun sadece. . .
Suyun yanında olanlar , suyu en az içenlerdir.
Çünkü; "su nasılsa burada , lüzum yok ki içmeye" diye düşünürler. .
Aynen, sesini sürekli duyanların , seni dinlemedikleri gibi !. .
Su gibi yaşatıcı ol;
Sel gibi yıkıcı , sürükleyici ve öldürücü değil!
Sen bir su ol. . . Ama rahmet ol; Afet değil !
Vadiler varken önünde ve ovalar varken, yayılabileceğin;
Küçük ırmaklara ayırabiliyorsan kendini ve bardaklara bölebiliyorsan,
hayat verirsin çevrene. . .
Ve yaşayabilirsin dünya dönmesine devam ettiği müddetçe !
Yoksa hep duyulmayan, dinlenmeyen; korkulan ve kaçılan olursun,
seller ve afetler gibi. . .
Tercih elindeydi hep ve hep de senin ellerinde olacak !
Ya tutmayı öğreneceksin dilini veya hiç durmadan konuştuğun için,
Sadece bomboş ve anlamsız sesler çıkartan birisi olduğunu
zannettireceksin çevrendeki insanlara !
Yapman gereken şey ;
Düşüneceksin ne zaman ne söyleyeceğini ,
Düşüneceksin kimin dinleyip kimin dinlemediğini,
Düşüneceksin kimin anlayıp anlamadığını,
Düşüneceksin anlatmak istediklerinin ne kadarını anlatabildiğini,
Hatta anlayanların anladıklarında senin anlattıklarının ne kadarı
olduğunu düşüneceksin . .
Ve konuşmak için en uygun zamanı bekleyecek,
En az ama en uygun kelimeleri seçmeye çalışacaksın !
Ve son olarak;
Su gibi bir küçük bardağın içine sığdır ki kendini;
Girebilmeyi öğren insanların damarlarına!. ..
HAYAT VER. . . .
Ağzını açıp şelâleden dökülen suyu içmeye çalışan bir tavşan gördün mü
hiç? Kaplanlar bile, içebilmek için suyun durulmasını bekler.
Beyni olan her yaratık gibi !
Şimdi sen, SU olduğunu düşün.
Su kadar özel, su kadar faydalı ve su kadar tükenmez.
Su gibi hayat kaynağı olduğunu düşün
VAZGEÇİLMEZ OL !. . .
****
Sustum!
tuz basıp yaralarıma!
sustum
içinde volkanlar taşıyan bir derviş gibi
yaslanıp yalnızlığın duvarına
gül döküp kalabalıklara
kimsesiz geziyorum gönül ülkemi her gece
kimse bilmiyor..
kimse görmüyor
sustum!
sustu benimle gök, sustu dağ, sustu toprak
acılar konuşuyor şimdi yalnız
yaralı gönlümün sızıları konuşuyor
tutup öldürüyorum içimdeki sevdaları bir bir
atıyorum uçurumlardan
kimse hissetmiyor...
sustum!
saçlarını kokluyorum rüzgarların
dudaklarından öpüyorum hayatı
içimde incecik bir sevgi ürperiyor
sarı hüzünler dökülüyor gönül bahçeme
gelmiyor beklediğim bahar
yaralar merhem tutmuyor
gözyaşı olup dökülüyorum kaldırımlara
mendil silmiyor
yağmur dinmiyor
sevdiğim bilmiyor..
sustum!
sustu benimle sarı sabır, sustu hasret, sustu zaman
sustum
yalnız gözlerimle dokunuyorum hayata
kimse anlamıyor...
sustum!
ey beşiğini sallayıp boğduğum hayat
kucağımda büyütüp öldürdüğüm sevgi
yaralar merhem tutmuyor
geceler avutmuyor
ben sustum
acılarım konuşuyor yalnız...
ben sustum!
susmuyor yüreğimi kavuran kasırga
pencereme vuran yağmur damlaları
susmuyor her gece dışarda inleyen rüzgar
gelmiyor bahar
kuşlar sevinmiyor
yıldızlar küs
ay üzgün
güneş doğmuyor
acılar dinmiyor
içimde binlerce şiir kanıyor her gece
kimse bilmiyor...
sustum!
sustu benimle sarı sabır, sustu hasret,
sustu hayat
sustu zaman
acılar konuşuyor yalnız
acılarım konuşuyor
kimse duymuyor...
duymuyor...
duymuyor...
duymu...
duy.
*********
ERTELENMİŞ SÖZCÜKLER
Ertelenmiş sözler var dilimde
Buruşmuş bir kağıdın içinde duygularım.
Gecikilmiş bir aşk yazılı köşeye atılan kağıtta
Hiç bir şey için geç değil belki
Belki, şimdi tam zamanı.
Bir de yürek sözden anlasa...
Hergün bir sonrasına ertelenir itiraflar
Bir kaçış ki, bu insanı kendinden eder
Sorular döner beynimin içinde
Beynin içinde satır satır işlenir duygular
Bir gün sonraya ertelenir hergün.
Bir yaprağın yere düşüşü gibi olabilsem
Ağır ağır süzülsem herşeyin farkında olarak
Bir şelale gibi olsam
Coşkunca düşsem arzularımın yüreğine
Korkularımı erteleyebilsem bir anlığına
Hergün koskoca bir yaşam ertelenir oysa.
Sözcüklerin ucuna yüklüdür yaşam
Kendimin kendimle savaşı bu
Kendimle ertelenmiş sözcüklerimin savaşı
Korkularımızın esiri olmuşuz
Ertelenmiş bir yaşam var sırtımızda
Ertelemiş sevdalar yaşarız
Ertelenmiş dostluklar
Ertelenmiş kendini buluşlar.
En çokta yüreğimizdeki parıltıları erteleriz.
Oysa sevmek, daha kolay gözükür korkmaktan.
Sevsek hesapsızca,
Aşık olsak ertelemeden yüreğimizdekileri.
Sözcükler aksa billur bir su gibi
Ertelemesek yaşamımızı.
Belki olacak ertelemesiz yaşayışlar
Bir umut ışığı yanar yürekte
Umudu erteleriz bu sefer
Umudu erteleriz bir sonraki güne.
Ertelenmiş bir umudun sırtına yüklemişiz korkularımızı
Ertelenmiş sözcüklere saklamışız yüreğimizi
Ertelenmiş bir varoluş yaşarız.
********
sen bilirmisin insan nasıl kendini unutur.
nasıl haykırmak isterde sesi bogazında düğüm olur.
konusmak istersin konusamazsın,kaçmak istersin kaçamazsın,
hatta gözlerindeki yaslar bitmiştir,ağlayamazsın...
sen bilirmisin benzine su bulanmıs bir insan titrek,
cılız bir kibritin aleviyle nasıl tutusur
nasıl sokaklara,evlere,hatta kendine bile sıgmaz olur.
düşünmek istersin düşünemezsin,unutmak istersin unutamazsın...
sen bilirmisin,nasıl bir örümcek kemirir durur beynini.
Ey sevdiğim,bende bilmezdim bir zamanlar
hatta düşünmezdim bile bu kadar acımasız değildir derdim insanlar.
Ama oluyormus,ama öğretiliyormus insana.
Yudum yudum ömründen çalıp,hayallerini,umutlarını,
daha da ötesi kendini bile unutabiliyormus insan.
Haykırıyor,isyan ediyorum bazen kendime ama elden ne gelir
bütün dertler,acılar yine benimle.olsun diyorum varsın buda olsun
alışırım diyorum,işte bu arada bir mermi daha vuruluyor beynime.
olmuyormus güzelim,alışılmıyormus bu acıya.
Acınında acısı vardır bende biliyorum.
Ama kalbim kaldırmıyor artık,öylesine yorgun,
öylesine gecmişim ki kendimden,
artık insanlar bile vazgecer olmus benim bu halimden.
zaman diyorum,ilaç diyorum,buda gecer diyorum.
Ama itiraf edeyim mi sana
buna artık bende İNANMIYORUM......
******
Hep ertelenen bir an hiç yaşanmamaya mahkumdur.
Düşlerin bekleyişini yalnızca bir hüsran karşılayacaktır.
Mevsimleri sayarsak ömür baharsız tükenir gider.
Sevdiğimizi bulmak yada bulduğumuzu sevmek tercihi,
en zor olan iki seçenektir bu sınavda.
Boşuna akan ırmaklar mı var yüreğimizde.
Sebepsiz mi coşkun bir denizde maviye hasretliğimiz?
Ufukta görünen o ki mutluluk tek kişiliktir aslında.
Karşımızdakinin çabasına ihtiyacı yoktur mutluluğun.
Aşkında sevdiğin kadar büyüktür.
Sevdiğin sürece meydan okur dünyaya.
Hasretle beklenen gelmez hiçbir zaman,
bu hasreti yalnız tüketirsin.
Karşılık bulmuyorsa sevda,umut değil,
kendini hükümdar sanan köleler üretir dönemezsin.
Ama boşa geçmemiştir dolan vakit.
Heba olan şiirlerin de değildir.
Türkülerin diliyle yas tuttuğun geceler,sırdaşlığını hiç terk etmez.
Kıymetini bilmediğin kır çiçekleri yeniden açar,o gül solarken.
Ayrılanlar yıllar geçse de üstünden hep aynı acıyı çeker.
Ama yollar hiç bitmez.
Sonuna geldiğini zannettiğin yerler birer duraktır aslında.
Ve sen yolculuğunu gönüllü bitirmişsindir o durakta.
Güneş hep geç kalırmış gibi gelir,
sen bir baharda mevsimler başka havada.
Gerçeklerle düşler yerini kaybeder.
Bir tek o kalır yüreğinden hiç gitmeyen.
Aynı bakışlı resmine saatlerce dalışın kalır,
sevdanın tutsaklığında acılarını dindirmeyen…
Şöyle dimdik durup rüzgara karşı
”EY HAYAT SEN ŞAVKLI SULARDA BİR DOLUNAYSIN,
ASLINDA YOKUM BEN BU OYUNDA,ÖMRÜM BENİ YOK SAYSIN.”
diyerek çekip gitmek gelir aklına.
Bedeninizin parçalanması hiç umurunda değildir
...ama sevdiği uğruna ölenlerden olmak istemezsin.
Çünkü yalnız yaşarken bir ihtimal daha vardır.
Belki ölüme değil ama onun hayatına geç kalmışsındır.
Uzaktır,öyle kalacaktır belki.
Hep bir umutla beklenirken sevda habercisi,
yüreğini teselli etmek de sana düşer.
Her şeye rağmen korkutmasın seni bu sevdanın ateşi.
Her yangın önce başladığı yeri yakar.
Sana küçük kendime büyük gelen yüreğimde,yıllar geçse de
SENİN ADIN YAZAR.
Ve bil ki sevdiğim,uslanmaz ruhum yaşadıkça
SENİ SEVER, SENİ SEVDİKÇE YAŞAR…
*******
Ne çıkar Tut ki gecenin Alacakaranlığında düşlemişimseni.
Tut ki, rüyalarımı bölmüşsün ne çıkar?
Ne çıkar gündüzlerin selamsız aşkına,
Geceleri kefen biçsen.
Bir anlık hırsla,Her şeyi yıkıp geçsen, ne çıkar…
Tut ki bundan böyle unutmuşum seni.
Tut ki artık çalan parçalarda ismin geçmesin.
Tut ki yazılan şiirler, seni anmasın,
Varsın eller de unuttu desin.
Ben seviyorum ya seni,Sen sevmesen, ne çıkar…
Bedirhan Gökçe
**********
SUS şimdi...
Konuşma…
Anlamsızlıklar dolu aramızda…
Anlatamıyorum.!
Anlamak istemiyorsun ya da.!
Boğazımda düğümlenen
sana söylenmesi gereken cümleleri yuttum.
Benim kelimelerim seninkinden daha ağır.…
Hazmedemezsin inan.!
UNUT şimdi...
Düşünme.
Bırak kendini bensizliğe.
Cevabını bildiğin soruları sorma bana Suçlu arama…
Anladım Bu aşk fazla sana./.Fazla…!
SİL şimdi...
Bitir.
Yaşananların üstüne basıp geç.
Benli hayallerini savur oraya buraya
Adımı ağzına dolama artık…
Bakma arkana adımlarını hızlı at./…
yaklaşman zor olsun bana bundan sonra…!
GİT şimdi…
Sevmelerim hep boğazıma düğümleniyor zaten…
Umutlarım hep yasaklar üstüne kurulu
Hayallerimi yolladım arkandan…/…
Kendime de koyu bir "acı" demledim En tatsızından!
Kumbaramda biriken “öfkeleri” harcama zamanı
Çıkmaz sokakları geride bırakma mücadelesi belki de…!
Yeni sayfalar açma zamanı
silgi kullanmadan adı “mutluluk”
olan bir hikaye yazma çabası belkide.!
“Seni Unutmak“ sadece lafta sadece dilde var…
“Yüreğim” hazır hissetmiyor kendini
bunu kaldırmaya gücü yok bu aralar…!
Sevginle dolup taşan bu yüreği nefretle dolduramam
Hep seni düşünen bu beyni unutmaya zorlayamam
Ben her şeyi “sen” gibi kolay harcayamam…!
Zordur sevmelerim Nefretlerim gibi…!
Zordur başlangıçlarım Bitişlerdeki rolüm gibi!
Son olarak;
Üzerime giydirdiğin bu “ayrılığın yükü” bana hiç yakışmadı…
Şimdi olmasa da zamanı geldiğinde çıkarıp atacağıma eminim…! İ
şte çıkardığım o vakit sen üzerine “pişmanlığı” geçireceksin…!
Ama unuttuğun bir şey var…
Sen onu ne şimdi ne de daha sonra çıkarıp atmayı beceremeyeceksin.!!!